31 Ağustos 2010 Salı

Tatil Bolum 2- Gemideyiz

Turu: Gezi

Valizleri verdikten sonra Amerikan vizesini -ne hikmetse- bir turlu okuyamadiklari icin problem cikaran Amerikali gorevlileri gecmeyi basarip guverteye ciktik. Boylece 1 haftalik tatilin ilk gunu hemen oracikta basladi bizim icin. Gemi ile Bahamalara kadar gidip donecegiz. Gemimizin adi: Norwegian Jewel. Kendisi 14 katli bir yuzen otel. Biz 4uncu katta denize nazir kamaralardan birinde konakladik. Denize nazir dedigime aldanmayin, capi bir buyuk pizza kadar pencere koymuslar odaya, deniz manzarali diye satiyorlar. Gemi turu eglenceli bir yolculuk turuymus ayrica pek de konforluymus. 5 yildizli otelle denize acilmak gibi. Ben yanimiza havlu alalim, sabun, sampuan vs. derken kamaraya girdigimizde tum bu ihtiyaclarin zaten saglandigini ogrenince pek sevindim. Ayrica gemide, 10 kadar restoran, bir kumarhane, bir tiyatro, 3-4 bar vs hizmet veriyordu. Eni konu bir luksun icinde dustuk sozun kisasi. Yedigimiz bizim ictigimiz ise geminin yalniz. Icecekleri ucretlendirmislerdi kofteler :)

Kalkistan once hemen bizi tiyatroya doldurdular. Yolculuk oncesinde acil durum tatbikati gibi bir sey yapildi, can yeleklerimizin yerini ve buzdaginina carparsak ilk nereye gitmemiz gerektigini anlattilar. Bu arada, bizim toplanma yerimizdeki gorevli Turk cikiverdi. Sinan, Antalyali. Pek bulasmadik kendisine yolculuk boyunca :)Kucuk tatbikatin ardindan vakit geldi ve en ust guverteye ciktik. Bir senedir buradayim daha New York'u yeni gorebiliyordum. Ben pek begendim.

Dilime dolanan "vakit yok gemi kalkiyor artik" ezgisi esliginde ve gaza gelip bir ton paraya ladigimiz tropik ickilerimizi yudumlarken yol almaya basladik. Bu arada tum gemi halki guvertede, gurultulu bir muzik ve bagir cagir arasinda resimler cektik. Once Manhattan yukari mahalle, ardindan ozgurluk aniti, sonra Manhattan asagi mahalle ve nihayet Brooklyn koprusune el sallayip hepsini arkamizda birakarak denize acildik. Biraz gemiyi kesfedelim, ne nerede onu ogrenelim derken sabahki erken kalkisimizin ve yolculuk gerginliginin etkisiyle yorgun dustuk ve uyumaya karar verdik. Bu arada benim icim kalkti biraz, kulaklarim "niye sallaniyoruz yoksa hareket mi ediyoruz ey gozler? diye sorarken, gozlerim" sacmalamayin sabit duruyoruz iste' diye itiraz etti durdu. Allah'tan yola cikmadan dramamin almistik, yuvarladik birer tane. Ilk gunu guzel bir yemek ve biraz dolasmanin ardindan uyuyarak tamamladik

Pazar sabahi erkenden ayaklandik. Kahvalti ettik, inler cinler ve biz. Bu arada havuzun en yakininda bulunan ve surekli acik bufe hizmet veren kahvalti mekaninin kapisinda bir bayan gorevli turlu sirinlik gosterileriyle girenlerin ellerine purel doktu durdu yolculuk boyu. Hijyene onem veriliyordu anlayacagizin.

Gemide iki havuz ve onlarin yani basina konuslandirilmis 6 kadar jakuzi var. Havuz basi bombostu. Bu havuzlar her gun okyanus suyu ile dolduruluyormus. Ohhh, atladik havuza sonra sicacik jakuzi, sonra havuz, sonra jakuzi, sonra...sonra cocuklar ve gencler isgal ediverdi her yeri. Gurultulu bir muzik ve yarismalar basladi. Kactik, geminin on tarafina "sessiz bolge" yapmislar, cennet gibi. Butun gun orada burada aylaklik ettik, sonra erkenden uykuya. Ne de olsa ertesi gun Orlando'dayiz. Roller Coasterlar selam yollamis, gelsinler bekliyoruz demisler...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder