17 Kasım 2009 Salı

D.C'de Fiyatlar

Bütün yaşadıklarımı görmemişler gibi yazıyorum ama ne yapayım daha önce gavur illerinde hiç yaşamadım. Buraya geldiğimden beri elime ne alsam veya ne zaman markete gitsem kazıklanıyorum hissine kapılıyorum. Sanki bir parça giysiye 20 dolardan fazla vermek dünyanın en büyük günahıymış gibi.


Ben zaten alışverişten oldum olası hazzetmem. Annem gösterir ben alırım, fiyatları da annem bilir. Şimdi öyle yaban ellerinde kendim alışveriş yapmak zorunda kaldıkça tüylerim ürperiyor.

Bir kere her şeyin ucuzu diye bir kavram var burada. Mesela, ikea büyük ev eşyalarında evimizin her şeyi, walmart küçük ev eşyalarında...Kore marketi Hmart sebze, meyve ve balıkta evimizin her şeyi. Marshall's da kıyafet ve ıvır zıvır konusunda.

Bu Marshall's ve türevleri meeşuur markaların iade edilen veya seri sonu ürünlerini ucuza satıyor. Bir ürünün serisini bulmak imkansız ama değişik değişik ürünleri ucuza bulmak mümkün. Bi nevi bit pazarı :)))))

Yalnız her şeyin ucuzu bulunur düşüncesi insanı bir şey alamaz hale getiriyor. Mesela ben hala bir mont alamadım. Çünkü montlar genelde 20 dolardan pahalı. İnsanda bi mala 20 dolardan fazla verirsem kazıklanmışım demektir hissi uyandırıyor burası. .Uzun süre direnerek ayağıma da ayakkabı almadım ama sonunda 19.99'a meeşur bir markanın çizmesini almayı başardım :))))

Yine de 20 dolardan fazla verdiğim şeyler de var. Mesela ayağıma giyecek düz kapalı bir ayakkabı bakarken dayanamayıp 42 dolara abiye ayakkabı aldım. Hem de meeşur bir markanın ayakkabısı. Sorun şu ki ben iyi bir alışverişçi olmadığımdan ve ayakkabının serisi olmadığından bir numara büyük almışım. Ööleee karşıdan birbirimizi süzüyoruz ayakkabılarımla, geçen gün giyeyim dedim yolda ayağımdan fırladı :((((

Öte yandan, bazı geçmiş tecrübeler bazı şeylerin ucuzunun pek de kaliteli olmadığını gösterdi. Örneğin 28.42'ye aldığımız ütümüz bi türlü ütülemiyor. Hem de meeşur bir marka olmasına rağmen. Her seferinde küfredip fişten çekiyorum.

Bir de Yaşam'la bir heves ütü masası aldık amazondan. 8 dolar civarına bulunca da üstüne de atladık resmen. Bütün dünyaya nanik yapmışız gibi sevindik. Neticede koskocaaaaa ütü masası... Bekle bekle bir türlü gelmedi bu paket. En sonunda paketiniz var notunu alıp aşağıya inince 5*20*40 cm ebatlarında bir kutu gördük. Bi de hafif ki kutu... Derin bir şüpheye düşmekle birlikte kendimizi canım demek ki tek parça değil birleştirmek gerekiyor diye telkin ediyoruz. Ama paket acayip hafif... Eve gelip de paketi açınca merakla beklenen ütü masasının aslında ütü masası örtüsü olduğunu görüverdik.

Sen misin dünyaya parmak atmaya kalkışan....

Son olarak gıdada evimizin her şeylerinden biri olan Harris Teeter's (galiba böyle yazılıyor)dan bahsetmek istiyorum. Bu market bizim evin çok yakınında, bir nevi bakkalımız kendisi. Suyumuzu da buradan alıyoruz. Dün evde su bittiğinde gidip baktık Deer Park (Erikli tadında bir su markası) indirimi yok. Biz de dedik ki ilk defa (suda ve gıdada pek ucuza kaçmıyoruz aslında ama basiretimiz bağlandı) Harris Teeter's marka su alalım bi tane. Yaşam ilk bardağı içti, sonra bana uzatırken "hayatım bardağı bi dikişte bitir, arada nefes alma" dedi. Uleynnn bu su kokuyor, su kokar mı? İlaç kokuyor. Sabah Yaşam'a götürdüm bir bardak, uyku sersemi bakıp "siyanürlü su mu içireceksin bana" dedi ve musluk suyu içti.

Bugün ilk işimiz gidip Deer Park aldık evimize mis gibi. Ucuz suya beyimin son yorumu "o suyla yıkanınca saç çıkıyormuş adamın başında" oldu :)))))

3 yorum:

  1. Alemsininiz siz...
    Harris Teeter bizim de favori bakkalimiz,
    Deer Park ustune de su tanimam, ama dedigin gibi o bakkalin kendi suyu rezil!
    :)
    Benim kuralim ise: eger bir seye ihtiyacin varsa ucuzunu bulmaya gerek yok, ararsan ortada kalirsin...

    YanıtlaSil
  2. allah seni ne etmesin Bilge, kopardın gene beni! 20 dolarmış:)))
    allahım ben de bi gelsem de alışveriş yapsam... finely's basement ve outletler rüyalarıma giriyo resmen:D

    YanıtlaSil
  3. amerikada insanlar obeziteye doğru gittiğinden ev hanımlarına kol kası yaptırmak için ütüler öyle üretiliyormuş. ütü ne bilsin senin fit bir Türk olduğunu. Ha bir teori daha var ama o aklıma bu kadar yatmadı. elektrik 220 değil de 110 volt ya, ondan iyi çalışmıyormuş ütüler. ablam dediydi.

    YanıtlaSil